İnkar Tekrara, Tekrar Kadere Dönüşür
Yok saydıkça var olan gerçeklik, kaçtıkça kaderimize dönüşür. Gerçekleri farkederek yaşamak, bazen çok zor ve sıkıntılı gelir bize. Ağır gelen ve acı veren bu gerçeklerin altında ezilecekmiş gibi hissederiz o anlarda. Böyle zamanlarda zihnimiz imdadımıza yetişir, kestirme bir çözümler üreterek tekrar konforu yakalamamızı ve hayata devam edebilmemizi sağlar. İnkar ederek, yok sayarak yaşamak bunun en bilindik yoludur.
Sökemeyeceğimizi hissettiğimizde keserek çözüm üretmeye çalışırsak, günü kurtarmış oluruz. Fakat kökü orda kaldığından dolayı tekrar büyür ve yine kesmek zorunda kalırız. Çoğu zaman, gövdesi daha da kalınlaşacak büyür. Ürettiğimiz hızlı çözümlerin, kurtulmaya çalıştığımız şeyi kalıcı hale getirdiğinin farkında olmadan “istemediğin ot burnunun dibinde bitermiş” diyerek savuştururuz durumu.
Duygusal hayatta, aile hayatında, sosyal hayatta ve iş hayatında sürekli tekrar eden problemlerin olması ya da yası tutulmamış kayıpların sürekli tetiklenmesi ve yeniden yaşanıyor olması bunlara bir örnek olabilir. İnkar savunma mekanizması, kötü duygu hissettiğimiz durumlardan bizi uzaklaştırır, yaşanan deneyim ile bağlantıyı koparmamızı ve yokmuş gibi hayata devam edebilmemizi sağlar.
Yok saydıkça var olan gerçeklik, kaçtıkça kaderimize dönüşür. Kendimize, ilişkilerimize ve hayatımızın farklı alanlarına ilişkin gerçekleri görmeye tahammül edebilmek, ruhsal olarak bizi büyütür ve olgunlaştırır. Temas ettiğimiz ve içinde kalabildiğimiz duyguları dönüştürme şansımız, sorumluluk alabildiğimiz ölçüde tercih etme hakkımız olur. Hayatı tercih ettiklerimizle yaşadığımızı fark edersek daha anlamlı ve yaşanabilir hale gelebilir. Gerçekliğe temas etme sürecinde yaşadıklarımıza 5 adımda tarif edecek olursak;
- Anda kalabilmek(beden- duygu-düşünce)
- Fark edebilmek ve temas edebilmek
- Hissedebilmek ve yatıştırabilmek
- Kabul edebilmek ve dönüştürmek
- Tercih yapabilmek ve sorumluluk almak