Psikanalitik Psikoterapiler
Sigmund Freud’ un bilinçdışı kavramını ortaya atmasıyla başlayan zaman içerisinde teknik, yöntem ve süreç konusunda farklılaşarak ve zenginleşerek günümüze kadar ulaşan bir terapi türüdür. Problemli davranışların önemli bir kısmını, ruhsal gelişim dönemlerinin kritik evrelerinde yaşanan sıkıntıların hayat boyu farklı zamanlarda farklı insanlarla farklı ilişkilerde tekrar ettiğini kabul eder. Freud' a göre insanlar, bastırdıkları travmaları ve yasaklı dürtüleri(cinsellik agresyon) bilinçdışında tutatbilme ve yönetebilme adına savunmalar oluştururlar. Ruhsal problemlerin büyük bir kısmını ruhsal savunma olarak görür. Tedavi yöntemi olarak serbest çağrışım ve yorumlamayı kullanır, amacı bilinçdışı olan malzemeyi bilinçli hale getirmektir
Psikanalitik psikoterapiler kökenini Freud' tan alan ama bazı değişimler geçiren, farklılaşan ve dönüşen psikoterapi yaklaşımları anlamına gelmektedir. Kısmen Freud'a bağlı kalsalar da; insanın özüne dair kabuller, etiyolojik bulgular, teknik, yöntem ve terapi süreçleri anlamında ciddi farklılıklar ortaya koymaktadırlar. Psikanalitik kuramların ortak noktalarına bakacak olursak;
- Bir insanda sağlıklı bir ruhsal yapılanma oluşabilmesinde asıl belirleyici olanın, ilk çocukluk döneminde (0-6 yaş) bakım veren kişiyle kurduğu ilişkinin olduğu kabul edilir.
- İlk çocukluk döneminde kurulan yakın ilişkinin niteliğine göre bir ötekine bağlanma biçiminin oluştuğunu ve sonraki hayatında kuracağı yakın ilişkilerde (dost, arkadaş, sevgili, eş vb.) farkında olmadan benzer ilişki döngülerini tekrar edeceği var sayılır.
- Genel olarak aşırı sevgi ile aşırı öfkenin sık yer değiştirmesi, kaygılı bağlanma biçimlerinin oluşması, otoriteye ilişkin duyulan gerçekdışı kaygı, depresyon, aynı duruma ilişkin duyguların ve düşüncelerin sık değişmesi gibi birçok durumun belirleyicisi olarak çocukluk dönemi görülür.
Kişilik bozuklukları ve kaygı bozukluklarında uzun süreli tedaviler kapsamında en etkili psikoterapi yöntemlerindendir.